Ana içeriğe atla

Otobiyografi


         Ben Tuncay Çalışkan 1996 Ekim’inin üçünde Tekirdağ’da dünyaya geldim. Doğduktan bir iki yıl sonra babam ile annem çalıştığı için erken çocukluk dönemimi ağabeyim ile birlikte anneannemde geçirdim. Okul çağına geldiğimde ise annem ve babamın yanına geri döndüm. Ağabeyim annemin önceden hazırladığı yemeği ısıtıp önüme koyabilecek kadar büyümüştü çünkü.

         Okulun ilk gününde ise herkesin neden ağladığını merak ediyordum, zira bir tek ben ağlamıyordum. Annemi her istediğimde görememeyi öğrenmiştim yaşıtlarımdan bir sıfır önde başlamıştım okula ama çok çabuk eşitlediler skoru. Sekiz yıllık ilköğretimimi Ulaş İ.Ö.O.’da tamamladıktan sonra puanımın Çorlu’daki tüm liselere yetmesine rağmen ben ağabeyiminde gittiği Çorlu Mehmet Rüştü Uzel Mesleki ve Teknik Anadolu lisesine kayıt olmuştum Çorlu’da istediğim liseye gidebilirdim ama ben M.R.U.’i seçtim hayatımda duyduğum en büyük pişmanlık, verdiğim en kötü karar olduğunu düşünüyorum. Lise hayatımdan arkadaşlık bağlarını hariç tutarsak hayatımdan çalınan dört yıl diyebilirim çok eğlenceli geçen dört yıl ancak geleceğim adına adım atmadığım yıllardı. Liseyi bitirdikten sonra babamın ve çalıştığı firmadaki arkadaşlarının çalışma koşulları ve olanakları beni cezbettiği için ziraatçi olmaya karar verdim ve üniversite tercihlerime bu karar doğrultusunda ziraat ağırlıklı olarak doldurdum, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Önlisans Tarla Bitkileri programını 3. Tercihten kazadım lisede laylaylom geçen yılların ardından Çankırıda psikolojik açıdan fazlasıyla gelişmiştim onyedi yaşında gidip yırmıbeş yaşında mezun olmuş gibiydim halbuki ondokuz yaşındaydım. Çok verimli geçen iki yıl sonunda dgs sınavında sadece açık öğretim kazanmıştım ama bir yandanda çeşitli firmalarda çeşitli pozisyonlarda farklı deneyimler kazanıyordum. 2018 yılında kuzenım Tunaya destek olmak ve açık öğretiminin yanına birde uzaktan eğitim koymak için sınava girdim tercih yaparken sırasıya Marmara İletişim, Onyedi Eylül , ve Bursa İletişimin ardınca uzaktan eğitim bölümlerini tercih ettim. 3. Üniversitemi 2. tercihimle ile kazanmanın mutluluğuyla şimdiye kadar bahsetmediğim bir gazetede köşe yazma hayalime biraz daha yaklaştım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Ayrılık film incelemesi

   Senaristliğini ve yönetmenliğini Asghar Farhadi'nin yaptığı film. Tahran'lı orta sınıf genç bir çiftin evliliğindeki sorunları ele alıyor. Simin kızı Termeh için daha iyi bir gelecek kurmanın yurtdışına giderek oluşacağını düşünür. Nader babası hasta olduğu için babasını bırakıp gitmek istemez. Nader babası için bir bakıcı tutar ama bakıcı kadın Nader'e hamile olduğunu söylemez . Daha sonra kadın çocuğunu düşürdükten sonra olaylar gelişir. Yurtdışına gidip gidemeyecekleri konusu boşanma kararından sonra Termeh'in kiminle kalacağı sorunuyla değişir.    İzleyiciler ekran başında ister istemez kim haklı kim haksız diye düşünüyor ve bir taraf arıyor ama genellikle kesin bir sonuca varamıyor. Filmde İran'ın sosyal yapısı oldukça iyi ele alınıyor. Farhadi bu filmde aile bağlarını ele almış ve irdelemiş.

BİSİKLET HIRSIZLARI FİLM ANALİZİ (Sinemanın Temel Kavramları)

BİSİKLET HIRSIZLARI FİLM ANALİZİ İTALYAN YENİ GERÇEKÇİLİĞİ NEDİR?    II. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’da ortaya çıkan sinema akımı. 1944 ile 1955 yılları arasında varlığını sürdürmüştür. Bu akımda gerçek yer, gerçek kişi, gerçek diyaloglar kullanılmaktadır. İtalya’da orta sınıfa mensup olmanın ne anlama geldiğine dair bir fikir verebilmektir.  Filmin Konusu: Film iş arayan biri, bir afiş dağıtım işi bulunca karısının kumaşlarını satarak bir bisiklet alır ve ilk günden bisikleti çaldırır. Bisikletini geri kazanmak işçin polisten yardım ister ancak polis basit bir bisiklet için vakit ayırmaz ardından, adam oğlu ile  zorlu bir sürece başlar. Analizim: Film stüdyo ortamından ziyade açık alanlarda çekilmiştir. Bu sebepten dolayı savaşların yıkıcılığını ve bunalımını doğrudan hissettirmiştir. Dışavurumcu Alman Sinemasının karanlığı ile kıyaslarsak İtalyan Yeni Gerçekliliğinin grisi aydınlık sayılabilir. Bir sette çekilmediğinden yapay ışık değil gün ışığı kullanılmıştır...

Kış Uykusu Film incelemesi

KIŞ UYKUSU         Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filminde genel olarak Türk modernleşmesindeki ara kalmışlık göze çarpar. Aydın karakterini Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar kitabındaki Yeraltı adamına benzetebiliriz. Haluk Bilginer’in canlandırdığı ‘Aydın’ karakteri  Türk entelektüellerini temsil eder. Demet Akbağ’ın Canlandırdığı ‘Necla’ karakterini ise ben Fatih Harbiye romanındaki Neriman karakterine benzetiyorum bir geri dönüş sergiliyor filmde. Aydın prensipleri olduğu için kendisinin büyük teklifleri reddederek tiyatro oyuncusu olarak kalmış ama öncesinde çevresindeki herkes onun büyük bir oyuncu olacağını düşünmüş ve Aydın ondan beklentileri olan çevresinin istediği gibi biri olmamış. Nihal karakterinin Aydın’dan farkı ise Aydın sıcak bir odayı lüks sayabilecek günler yaşamış iken Nihal hiç çalışmamıştır ve bir şeyler yapıyor olmak için yardım kampanyası yürütüyor. Aydın karakterinin arada kalmışlığını birçok sahnede fark edebiliyoruz ote...